Hastane kurumları, akıl hastalarını iyileştirir mi yoksa daha mı kötü yapar? Bir insan kendi kalıplarını yıkabilir mi? Eğer böyle bir şey mümkünse bunun sonuçları ne olur?
Filmin başrolünde bir akıl hastanesinde kendi halinde takılan akıl hastalarının kendilerini tanımalarına olanak sağlayan başarılı oyuncu Jack Nicholson (mimik adam) vardır. McMurphy karakterine hayat veren Jack Nicholson, başarılı oyunculuğunu gözler önüne sermektedir.
Çeşitli suçlardan dolayı tutuklanan McMurphy, olağandışı hareketlerinden dolayı akıl hastanesine sevk edilmiştir. Amaç onun gerçekten akıl hastası olup olmadığını tespit etmeye çalışmaktır.
Hastanede kontrolü elinde tutan hemşire Ratched vardır. Ratched, otoriteyi temsil etmektedir.
Filmin sonuna doğru hemşirenin hakimiyeti kaybedince nasıl sinirlendiğini görmekteyiz.
Film burada bize düzensizliğin, itaatsizliğin kaos getirdiği mesajını vermektedir.
Baş karakterimiz belki bir dâhiydi belki de deli taklidi yapan sıradan birisi. Belki hapishane koşullarını beğenmedi ve deli taklidi yaparak kendisini akıl hastanesine sevk etmeyi sağladı ve buradan sıkılıp kaçmaya çalıştı. Toplumda geçerli olan normlara karşı geldiğimizde deli olarak algılanırız. Toplum tarafından dışlanırız ve izole ediliriz. Sisteme karşı gelen McMurphy’e uygulanan tedavi ile McMurphy’i toplumdan, bireylerden, hatta yaşamdan koparmışlardır. Ama bu tedavi belki de onun için bir kurtuluştur. Çünkü McMurphy, orada tutsak olmaktansa bu yöntemi yeğlerdi.
Filmde dikkat çeken bir karakter Chief (Şef)’dir. Şefi hastanedeki herkes sağır ve dilsiz sanmaktadır. Halbuki şef sadece insanlarla muhatap olmak istemeyen kendi dünyasında yaşayan bir karakterdir. McMurphy, Şefe umut aşılar ve diğerlerine de yaptığı gibi akıl hastanesinden kaçacaklarına dair onu cesaretlendirir. Filmin sonunda kaçmayı başarabilen tek kişi Şef olur.
Comments